Heimo Schmidt

Illustrator / Bak 11
www.heimophotography.com

English

You must constantly reset your goals if you wish to continue achieving them.

Türkçe

Hedeflerinize ulaşmak için onları sürekli yenilemelisiniz.

From Orson Welles' "The Lady from Shanghai" to Woody Allen's "Play It Again, Sam", unforgettable scenes of some great movies had taken place in Sausalito, California. Do you like that city? How do you spend your one day?

Yes I like Sausalito very much. Living in a place and visiting a place are however quite different. Sausalito is part of the greater San Francisco bay area and I would urge anyone visiting not to limit their time to just Sausalito, do some research ahead of time and then seek out anyone who lives there and get some advice on where to go and where not to go.

Your Iceland photographs look very beautiful and mysterious. Why did you choose Iceland for creating a photo set? What does the country make you feel?

I chose Iceland because after my first visit there I was captivated by the landscape and its people. Iceland is my spiritual home and has been a source of inspiration for many artists as well as myself. It makes me feel I am alive whenever I am there.

What kind of equipments do you use? Do you only prefer working with digital cameras or are you still interested in taking photographs in traditional ways?

I use primarily 8 X 10 and 4X 5 view cameras as well as older model medium format cameras. I then scan film and make adjustments as I see fit. I only use digital cameras for commercial work when requested to do so. I much prefer traditional ways.

With their colors and compositions, most of your photographs make us feel lonely and sorrowful. Even if there is a person in the picture, glances of him or her are cold and meaningful. Maybe that’s why you chose Iceland for one of your beautiful photo sets. Do you agree with that opinion? If you were asked which season is your favorite, would your answer be autumn?

It's funny that you say that, It's not my intent. The images in Iceland are based on classic myths that tend to be of a more serious nature. The weather in Iceland is just as you see it in my work, beautiful and at the same time cold and lonely (it rains a lot and you have to accept it as part of the beauty). Most of the images where taken in summer and as I live in California I would say summer is my favorite season, autumn and spring a close second.

In advertising photography, it mustn’t be too easy to keep your own style. In what ways do you work with agencies or clients? Do you often have chance to create your own sets and ideas or they are the ones who always tell you what to do? Could you please tell us about your working process?

Advertising makes it difficult to keep your sense of style as it mostly require you to sublimate to the clients wishes, but you must try and force your vision into any project without of course causing too much friction or upsetting people who are paying you to shoot their idea. My working process is to get as much time as I can to prepare for a project and then collaborate to find a solution with my team. Even if the client is coming to me with an idea based on work I have done in the past Advertising is still very challenging. Putting together a proper team of stylists, assistants and locations is the key to a successful shoot. (I am fortunate to have my wife as my head stylist and collaborator.)

Do you feel as comfortable and free in outdoor shoots as you do in indoor?

Yes I do. The benefit to shooting outdoors is that eventually the sun goes down (except of course in the Icelandic summer, when the sun never really sets) and you are forced to finish as opposed to never finishing in the studio because the set can stay up for weeks!

Are you interested in cinema? If so, which directors do you find closer to yourself in terms of visual comprehension?

Yes. I have shot a short film in Iceland and it just won a bronze medal in the San Franciso International Short Film Festival. That my friend is a difficult question and I would not wish to compare myself in anyway to the people I admire as directors. All I can say is I am influenced by many directors, here are a few: Jean-Piere Melville, Gillo Pontecorvo, Andrei Tarkovsky, Elem Klimov, Krzystof Kieslowski, Fassbinder, Coppla ,Wong Kar-Wai, Darren Aronfsky, Herzog.....I could go on.

Do you see yourself as someone who realized his goals?

Yes and no. I fell you must constantly reset your goals if you wish to continue achieving them.

Theme of Bak Magazine’s 10th issue is "Why?" What comes into your mind first when you think about that word? Please feel free and use your imagination. Create your own “why” and ask it to someone.

You say why? I say Why not! Sometimes there is no answer to why. Why is the eternal question we spend our lives trying to find out. we may never know.

 

Orson Welles'in "The Lady from Shanghai"ından Woody Allen'ın "Play It Again, Sam"ine kadar birçok filmin unutulmaz sahnelerine ev sahipliği yapan Kaliforniya'nın Sausalito kentindesiniz. Bu şehri seviyor musunuz? Günleriniz nasıl geçiyor?

Evet, Sausalito'yu çok seviyorum. Bir yerde yaşamak ve orayı ziyaret etmek çok farklı şeyler. Sausalito, Francisco körfez bölgesinin bir bölümü. Buraya gelecek olan insanların kendilerine zaman sınırı koymamalarını öneriyorum. Sadece Sausalito'yu gezmesinler, araştırma yapsınlar, orada yaşayan birini bulsunlar ve nereye gidip nereye gitmemeleri gerektiği konusunda tavsiyeler alsınlar.

İzlanda fotoğraflarınız birbirinden güzel ve gizemli görünüyor. Böyle bir fotoğraf serisi yaratmak için İzlanda'yı seçmenizin nedeni neydi? Bu ülke size ne hissettiriyor?

İzlanda'yı seçtim çünkü bu ülkeyi ilk ziyaretimde manzara ve insanlar karşısında büyülenmiştim. İzlanda manevi evim ve birçok sanatçı gibi benim de ilham kaynağım oldu. Oradayken tam anlamıyla yaşadığımı hissediyorum.

Ne tür ekipman kullanıyorsunuz? Sadece dijital fotoğraf makineleriyle çalışmayı mı tercih ediyorsunuz, yoksa geleneksel yollarla da çekim yapıyor musunuz?

Öncelikli olarak 8x10 ve 4x5 makineler kullanıyorum. Tabii daha eski, orta format olanları da. Daha sonra filmleri taratıyorum ve dilediğim düzenlemeleri yapıyorum. Dijital fotoğraf makinelerini sadece kurumsal işlerde, talep edildiği zaman elime alıyorum. Geleneksel yolları fazlasıyla tercih ederim.

Fotoğraflarınız, renkleri ve yerleşimleriyle yalnızlığı ve hüznü hissettiriyor. Karelerinizdeki figürlerin bakışları soğuk ve oldukça anlamlı. Belki de en güzel fotoğraf setlerinizden biri için İzlanda'yı seçmiş olma nedeniniz de budur. Bu görüşe katılıyor musunuz? En çok hangi mevsimi sevdiğiniz sorulsaydı, yanıtınız sonbahar mı olurdu?

Bunu söylemeniz tuhaf, benim amacım böyle değil. İzlanda'daki kareler klasik mitlerden besleniyor ve daha ciddi bir doğayı konu ediyor. İzlanda'da hava aynen fotoğraflarda gördüğünüz gibi, güzel, aynı zamanda soğuk ve yalnız. (Çok yağmur yağıyor ve onun, güzelliğin bir parçası olduğunu kabul etmelisiniz.) Fotoğrafların çoğu yazın çekildi. Ayrıca Kaliforniya'da yaşadığım için en sevdiğim mevsimin yaz olduğunu söyleyebilirim. İlk ve sonbahar ikinci planda.

Reklam fotoğrafçılığında bir sanatçının kendi tarzını bütünüyle koruması pek de kolay değil. Ajanslar ve müşterilerle çalışmalarınızda nasıl bir yol izliyorsunuz? Kendi setlerinizi ve görüşlerinizi sıklıkla kullanma şansınız oluyor mu, yoksa yapacaklarınızı talimatlar mı belirliyor? Bize çalışma süreçlerinizden söz eder misiniz?

Reklam fotoğrafçılığı, müşterilerin isteklerine uymak zorunda olduğunuz için kendi tarzınızı bütünüyle koruyamadığınız bir alan. Yine de size fikirlerini görselleştirmeniz için para veren bu insanları fazla üzmeden, sürtüşmelere sebep olmadan bakış açınızı işinize yansıtmak için mücadele etmelisiniz. Benim çalışma sürecim, hazırlanmak için gerekli süreyi kullandıktan sonra ekibimle bir araya gelip çözüm üretmek şeklinde ilerliyor. Müşteri bana geçmişte yaptığım bir işin fikriyle de gelse reklamcılık yine de bir meydan okumadır. Doğru stilistleri, yardımcıları ve mekanları bulmak, başarılı bir çekim için anahtar noktasıdır. (Baş stilistim ve yardımcımın karım olması benim için bir şans tabii.)

Dış mekan çekimlerinde de kendinizi içeride olduğu kadar özgür ve rahat hissediyor musunuz?

Evet hissediyorum. Dışarıda çekim yapmanın avantajı güneşin batıyor olması (Güneşin asla tam anlamıyla batmadığı İzlanda yazlarını saymazsak...) ve batana kadar işi bitirmek zorunda olmanız. Stüdyoda bu iş asla kolay kolay bitmez çünkü o set orada haftalarca durabilir.

Sinemayla ilgileniyor musunuz? Yanıtınız evet ise, hangi yönetmenlerin görsel anlayışınıza daha yakın olduğunu bizimle paylaşır mısınız?

Evet ilgileniyorum. İzlanda'da bir kısa film çektim ve San Francisco Uluslararası Kısa Film Festivali'nde bronz madalya kazandım. Dostum, ikincisi biraz zor bir soru ve kendimi hayranı olduğum yönetmenlerle kıyaslamayı pek istemiyorum. Söyleyebileceğim şey, etkilendiğim yönetmenlerin isimleri. Örneğin Jean-Piere Melville, Gillo Pontecorvo, Andrei Tarkovsky, Elem Klimov, Krzystof Kieslowski, Fassbinder, Coppola, Wong Kar-Wai, Darren Aronfsky, Herzog ... Daha da sayabilirim.

Kendinizi, hedeflerine ulaşmış biri olarak görüyor musunuz?

Evet ve hayır. Bence hedeflerinize ulaşmak için onları sürekli yenilemelisiniz.

Bak Dergisi'nin 10. sayısında konumuz "Neden?". Bu sözcüğü duyduğunuzda ilk olarak aklınıza ne geliyor? Özgür olun ve hayalgücünüzü kullanın. Kendi "neden"inizi yaratın ve birine sorun.

Siz "Neden?" diyorsunuz, ben ise "Neden olmasın?". Bazen "Neden" sorusunun yanıtı yoktur. "Neden" sonsuz bir sorudur ve hayatlarımızı ona cevap bulmak için harcarız. Ve asla bilemeyebiliriz.