Ivan Chermayeff

Graphic Designer / Bak 17
www.ivanchermayeff.com

English

Good graphic design improves the visual environment but doesn’t change anything of vital importance. It doesn’t even help.

Türkçe

İyi grafik tasarım, çevredeki görselliği geliştirir ancak dünyaya kritik öneme sahip herhangi bir katkısı yoktur. Hatta sağlanacak katkıya yardımı bile olamaz.

Business partnership is just like marriage. It requires a perfect harmony and balance as well as each partner's great understanding. You have such a great synergy with Mr. Tom Geismar. After more than 50 years you spent together, Chermayeff & Geismar is not only a brand, but a living legend in graphic design and typography history. How could such a great partnership stay alive in such a long time? What is the secret?

The reason that Tom Geismar and I have remained partners for 56 years is that we have different personalities, we both totally respect each other’s talents, opinions, and tastes, and we are very open to helping each other through the process of designing a brand identity. There’s no secret. 

Almost half a century passed, in 2003, the talented designer Sagi Haviv joined Chermayeff & Geismar as the third partner. How did that change things for the firm? How do you define Mr. Haviv's work and contribution to your synergy? 

The arrival and addition of Sagi Haviv, now a partner of our firm has not changed things. It has merely confirmed that design based on ideas and simplicity is the basis of what we do. Sagi Haviv is younger, fresh, and very talented, so he joins us as a major contributor in the design process of every project.

Designing a brand identity is much more than designing a logo. You have to think, you have to research, you have to have an idea about every single nuance that differentiates the brand from the competitors. Beyond that, you work with companies worldwide, from Asia to Europe and Middle East to Latin America, which gives you another responsibility, that is the requirement to know about the cultures and the languages of those communities. What makes Ivan Chermayeff design equally successful identities for very different communities, like a company in Turkey, an another one in Japan?

Good identity design is based on ideas, and is simple, easy to use, memorable, and original. Therefore it applies universally, if it applies at all.  It also only comes with hard work.

We make every effort to reject the thoughts that first come to mind if they aren’t up to these criteria. If they do not work well in the competitive environment in which they will be seen, they have to be rejected. 

Corporate identity for Chase was probably the first big project for Chermayeff & Geismar. Chase was the 'Bank of Manhattan', back in 1955 and you designed their logo in 1961. 51 years passed after you created that modern, timeless octagon and today, Chase is the second largest bank in The United States, with its more than 5.000 branches and almost 150.000 employees. How did you feel about that impressive progress?

We designed at least twelve alternatives for Chase Bank, which we presented in 1961, and any one of them would have worked well. The one accepted and in place all these years works because it is contained, dynamic, flexible, simple, and remains a recognizable constant. It’s nice to see it everywhere.

There is no doubt that the most valuable graphic design piece is a logo. A wrong, problematic logo can even change the history of a brand. Despite that, the rapid development in digital technology makes everyone a potential logo designer and logo design has just seemed to become something that everybody can do. In some websites, the owner fills a form, tells about his company and puts an extremely low price for his brand's new identity. Then, several designers from different countries submit their work online and the owner picks the one he likes best. That's how thousands of people get their brand identities created.

Everyone is not a potential logo designer, and logo design is not something everyone can do. It takes experience, self-criticism, and very thorough thinking about what and for whom it is intended. Clients should not be select from anything that a good designer has not presented. Many designers make the mistake of designing something they think will be accepted. No designer should present something they don’t stand behind 100%. Most designs are not good. This is the reason some designers can’t make their own logos—they’re too close, too subjective, and incapable of self-rejection. 

Of course that doesn't change the whole game and the real designers keep their incomparable value, but it still affects people's perceptions. How do you evaluate the future of brand identity design, when you think of that progress? 

The future of brand identity design is that it has gotten better and will continue to do so. There are more designers, better schools, better and more teachers, incredible new tools.

You always worked in New York. How does the Big Apple motivate you? As a New Yorker and a designer, what do you think about Mr. Milton Glaser's 'I Love NY' logo?

I have always worked all over the world. I happen to be a New Yorker, where there are many good designers, including Milton Glaser, who is also a great illustrator. His ‘I Love NY’ logo has been very successful and deserves to be.

Do you think graphic design has the power to change the world?

Absolutely not. It doesn’t even help. Good graphic design improves the visual environment but doesn’t change anything of vital importance.

Other than graphic design and branding, what fields of visual arts are you personally interested in?

Painting, sculpture, collage, drawing, by the great artists of any time. My favorites are Picasso, Matisse, and Klee.

If you had one chance to go back in time, which artist would you want to visit first and what would you say to him/her?

Matisse. I would wish him well.

Theme of the 17th issue of Bak Magazine is 'Face'. What comes to your mind when you think about it? Is there a specific face you see when you close your eyes? 

I love faces too. A lot of my collages have faces. The wonderful thing about faces is that if you have two eyes, anything can be a nose.

İş ortaklığı evlilik gibidir. Eşler, birbirlerine müthiş bir anlayışla yaklaşmalı, kusursuz bir uyum ve denge yakalamalıdırlar. Sizin, Tom Geismar ile böylesine büyük ve başarılı bir ortaklığınız var. Birlikte geçen 50 yılı aşkın sürenin ardından, Chermayeff & Geismar sadece bir marka değil, aynı zamanda grafik tasarım ve tipografi dünyasında yaşayan bir efsane konumunda. Böylesine büyük bir ortaklık, bu denli uzun bir süre nasıl ayakta kalabildi? Bu işin sırrı nedir?

Tom Geismar ile 56 yıldır bu ortaklığı sürdürebiliyor olmamın nedeni, sahip olduğumuz farklı kişilikler. İkimiz de birbirimizin yeteneklerine, fikirlerine ve beğenilerine saygı gösteriyoruz. Marka kimliği yaratma aşamalarında daima birbirimize yardım etmeye hazırız. Bunun dışında bir sırrımız yok.

Chermayeff & Geismar'ın kurulmasının üzerinden yarım yüzyıla yakın zaman geçti ve 2003 yılında usta tasarımcı Sagi Haviv, üçüncü ortak olarak bünyenize katıldı. Bu gelişme üzerine firmada neler değişti? Sagi Haviv'in çalışmalarını ve sinerjinize olan katkısını nasıl değerlendiriyorsunuz?

Sagi Haviv'in gelişi, aramıza katılması ve ortağımız olması, şirketimizde herhangi bir değişikliğe sebep olmadı. Sadece, yaptığımız işin temelini, sadelikten beslenen ve belli fikirler üzerine oluşturulan tasarımların meydana getirdiği bir kez daha kanıtlanmış oldu. Sagi Haviv, daha genç, taze ve çok yetenekli bir tasarımcı. Tüm projelerimizin tasarım aşamasında bize önemli katkılar sağlıyor.

Marka kimliği yaratmak, sadece logo tasarlamanın çok ötesinde bir iş. Düşünmeli, araştırma yapmalı, söz konusu markayı rakiplerinden ayıran tüm ayrıntılar hakkında bilgi ve fikir sahibi olmalısınız. Bunun ötesinde siz, Asya'dan Avrupa'ya, Orta Doğu'dan Latin Amerika'ya kadar dünyanın çok çeşitli yerlerindeki markalara da görsel kimlikler tasarlıyorsunuz. Yani ek olarak, tüm bu kültürler ve diller hakkında da kritik bilgilere sahip olmak durumundasınız. Ivan Chermayeff, Türkiye'den Japonya'ya kadar çok farklı ülke ve toplumlar için aynı derecede başarılı marka kimliklerini nasıl tasarlıyor?

İyi marka kimliği tasarımı, fikirlerin üzerine kurulur. Sade, kullanımı kolay, akılda kalıcı ve özgün olmalıdır. Tüm bu niteliklere sahipse, dünyanın her yerine kolaylıkla uygulanabilir. Tabii bir de çok çalışmayla mümkün olur.

Bizler, aklımıza gelen ilk fikri geri çevirmek için büyük çaba sarfediyoruz. Eğer bir fikir, yarışacağı rakipleri arasında bir fark yaratamayacak ve etkili olamayacaksa, o fikir derhal unutulmalıdır.

Chase'in kurum kimliğini, Chermayeff & Geismar'ın ilk dev projesi olarak adlandırmak sanırız yanlış olmaz. Chase, 1955 yılında 'Manhattan'ın bankası' idi. 1961'de logolarını tasarladınız. O, zamanın ötesinde, modern logo tasarımını ortaya koymanızın üzerinden 51 sene geçti ve Chase, Amerika Birleşik Devletleri'nin ikinci en büyük bankası konumuna geldi. Bu etkileyici süreç hakkında neler hissetmiştiniz?

1961'de sunumunu yaptığımız Chase için 12'den fazla alternatif tasarlamıştık. Bu tasarımlardan herhangi biri aynı başarıyla kullanılabilirdi. Şu anki Chase logosu kabul gördü ve başarılı oldu çünkü bütünlüklü, dinamik, esnek, yalın ve akılda kalıcı bir yapıya sahipti. Tabi bu logoyu her yerde görmek bizim için çok güzel.

Hiç şüphe yok ki grafik tasarımın en değerli öğesi logodur. Kötü, sorunlu bir logo, bir markanın tarihini bile değiştirebilir. Buna karşın dijital teknolojideki başdöndürücü hızla birlikte herkes potansiyel bir logo tasarımcısı konumuna geldi ve bu büyük iş, bir anda herkesin yapabileceği bir şey gibi görünmeye başladı. Bazı web sitelerinde, şirket sahibi bir form dolduruyor, şirketini anlatıyor, yeni markasının kurum kimliği için komik bir fiyat belirliyor ve dünyanın çeşitli ülkelerinden çok sayıda tasarımcı bu marka için logolar yaratıyor. Şirket sahibi de bunlardan birini seçerek logosunu belirlemiş oluyor.

Ne herkesin potansiyel bir logo tasarımcısı olduğunu söyleyebiliriz, ne de logo tasarımının herkesin yapabileceği bir şey olduğunu… Bu iş; yüksek deneyim, kendini eleştirebilme yeteneği ve logonun kime ve neye hizmet edeceği yönünde çok derin düşünme gerektirir. Müşteriler, iyi bir tasarımcının sunmadığı hiçbir şey arasından seçim yapmak durumunda kalmamalıdır. Birçok tasarımcı, 'kabul göreceğini düşündüğü' tasarımları yapma yanlışına düşüyor. Oysa yaratan kişiler, arkasında %100 durabilecekleri fikirlerin haricinde hiçbir şeyi sunmamalıdırlar. Ortaya konan tasarımların büyük çoğunluğu iyi değildir. Bu yüzden bazı tasarımcılar kendi logolarını tasarlayamazlar. Çünkü kendilerine çok yakın, çok subjektif ve 'reddetme' duygusundan uzak olurlar.

Tabii dijital teknolojiyle birlikte yaşanan bu değişim, logo tasarımı konusunda oyunun kuralını bütünüyle değiştirebilecek kadar da güçlü değil. Gerçek tasarımcılar, fark yaratıp değerlerini korumayı sürdürüyorlar. Ancak yine de işin 'kolaylaşmış' gibi görünmesi, insanların algılarını etkiliyor. Siz, marka kimliği tasarımının geleceğini nasıl değerlendiriyorsunuz?

Bugün daha çok tasarımcı, daha iyi okullar, daha iyi öğretmenler ve yepyeni, inanılmaz araçlar var. Marka kimliği her geçen gün daha da gelişecek ve bu şekilde var olmaya devam edecek.

Daima New York'ta çalışmayı tercih ettiniz. Büyük Elma, sizi nasıl motive ediyor? New Yorklu biri ve bir tasarımcı olarak, Milton Glaser'ın 'I Love NY' (Seni Seviyorum NY) logosu hakkında ne düşünüyorsunuz?

Ben her zaman, dünyanın her yeriyle çalıştım. Milton Glaser gibi çok sayıda usta tasarımcının ve illüstratörün olduğu New York'ta bulunuyorum. Milton'ın 'I Love NY' logosu çok başarılı olmuştur ve bunu sonuna kadar haketmiştir. 

Sizce grafik tasarım dünyayı değiştirebilecek güce sahip midir?

Kesinlikle hayır. Yardımı bile olamaz… İyi grafik tasarım, görsel çevreyi geliştirir ancak dünyaya kritik öneme sahip herhangi bir katkısı yoktur.

Grafik tasarım ve markalaşma konuları dışında, görsel sanatların hangi koluyla kişisel olarak ilgileniyorsunuz?
Tüm zamanların en büyük sanatçılarının resim, heykel, kolaj ve çizim çalışmalarıyla ilgileniyorum. Favorilerim Picasso, Matisse ve Klee'dir.

Zamanda yolculuk yapma şansınız olsaydı, ilk olarak hangi sanatçıyı ziyaret etmek ve ona ne söylemek isterdiniz?
Matisse'i ziyaret etmek ve ona iyilik dilemek isterdim.

Bak Dergisi'nin 17. sayısında konumuz 'Yüz'. Bu sözcüğü duyduğunuzda aklınıza ne geliyor? Gözlerinizi kapattığınızda gördüğünüz özel bir yüz var mı?

Yüzleri seviyorum. Kolajlarımın çoğunda yüzler vardır. Yüzlerle ilgili en harika şey şu; eğer iki gözünüz varsa herhangi bir şey burun olabilir.